3 Eylül 2015 Perşembe

Günce (Diary) / Anlamadığın şeyi her tarafa çekebilirsin

Turistlerin 'istila' ettikleri bir ada ve yerel halkın bir çeşit yaratıcı savunma mekanizmasını anlatan bir hikaye.

Kitap genel akışında Chuck Palahniuk tarzını yansıtsa da yazarın şimdiye kadar okuduğum romanları arasında ilgimi en az çeken bu oldu. Sanat ile gereğinden fazla içli-dışlı olan bir çift, yaratıcılık için fiziksel ve psikolojik şiddet denemeleri yapan kahramanlar.
Çeşitli örneklerle desteklenen temel görüş, aslında herkesin hayatı anlama yöntemi bir otoportredir. Başka bir insan hakkında fikirlerini söyleyip onun karakterini yorumladığında veya bir sanat eseri oluşturduğunda yaptığı tek şey kişinin kendi kendini tasvir etmesidir. Bir Otoportre. Bir Günce.

Olayların geçtiği adanın, turistler tarafından çok fazla talep görmesi oradaki yerli halk için keyifsiz bir durum yaratır. Halk bir şekilde buna karşı koymak ister ve anlaşılmaz bir şekilde gizemli olaylar ortaya çıkmaya başlar; mesela bazı evlerin birer odası kaybolur, duvarlarda anlamı çözülemeyen yazılamalar ve ev yangınları gözlenir.

"Misty'nin annesi herkesten kaçabilecek kadar zengin olmanın Amerikan rüyası olduğunu söylerdi... Zenginlerin kendilerini sürgüne yolladıkları bütün o cafcaflı sayfiye evleri. İnzivaya çekildiğimiz o ev yapımı cennetler. Bu cennetler işe yaramaz bir hal aldığında, ki her zaman öyle olur, hayalperestler dünyaya döner." diyerek zengin turistlerin, sakin cennetlerle olan imtihanını özetliyor roman.
Peter Wilmot'un Carl Jung kişilik testi kullanarak sevgilisi Misty Marie Wilmot'u analiz etmesi kitaptaki güzel ayrıntılardan biri.

"Anlamadığın şeyi her tarafa çekebilirsin." günlük hayatta boş konuşan kişilerin cehaletlerini doğrudan açıklayan bu cümle, kitapta birkaç yerde geçiyor.

Son olarak da kitabın başlangıç bölümünden bir detayın yorumu:
Mutsuz bir evin tanımını bize yapabilir misin Chuck? diye sorsak bu kasvet tanımından ötesi olamazdı: "Her günün çalar saat ile başlayıp televizyon ile sona erdiği yerler."

Ağustos 2015

Hiç yorum yok: