2 Ağustos 2015 Pazar

Dinle Küçük Adam - yıllardan sonra gelen ikinci okuma

Yaklaşık 12-13 yıl önce bu kitabı ilk kez okumuştum. O zaman bu kitabı okumamı öneren çok yakın arkadaşım, ve edebiyat zevkine bugün de çok güvendiğim dostum, Payel Yayınları'ndan çıkan basımını tavsiye etmişti. Kitapçılarda bulamayıp üniversitemin, İTÜ'nün, kütüphanesinden sıra bekleyerek bu kitabı okuyabildiğimi hatırlıyorum. Ve kitabın içeriğindeki detayları unutmuş olsam da kitaptan çok etkilendiğim yıllarca aklımda kaldı. Aradan yıllar geçtikten sonra, geçen kış, Galatasaray-Beyoğlu'ndaki kitap mezatında bu kitabın Payel Yayınları basımını listede gördüğümde, açık artırmaya büyük bir hevesle katılıp edindim bu kitabı tekrardan. İyi ki de satın almışım, kitaplığım bu esersiz bir eksik kalacakmış. Önemli bir eksik.
Kitabın basit çizimleri de etkileyici
'Dinle Küçük Adam'ı ikinci okuyuşum da bir seferde oldu. Buradaki 'Küçük Adam', benim için geçen on-küsur yılda çok değişmişti. Üniversite öğrencisi olarak o zaman uzaklardan hissettiğim nice 'Küçük Adam'ı işhayatına girdikten sonra, çok daha yakından görmüş olduğumu hissettim. Belki de yıllar önce bu tarz küçük çıkarlar peşinde koşan insanların böyle güzel tasvir edildiği bir kitabı okuduğum için, şu an insanları daha iyi analiz edebiliyorum. Gerçek hayatın deneyimleri ve teorik bilginin ciddiyetinin uyumla bir araya gelmesi mevzubahis.

Wilhelm Reich tarafından 1948 yılında yazılan ve içerisinde yaşadığı toplumu sevgi ve nefret ile incelediği bu eser, ne yazık ki Türkiye'nin günümüz koşullarına da gayet uyuyor. İleri medeniyetlerin çoktan aşmış olduğu aşamalara, toplum olarak biz daha yeni yeni geldiğimiz için bu kitap da güncelliğini koruyor.

Alıntı:
"İşte bu yüzden senden korkuyorum, Küçük Adam, çok korkuyorum. Çünkü insanlığın geleceği senin elinde. Senden korkuyorum, çünkü kendinden kaçtığın gibi dünyada hiçbir şeyden kaçmıyorsun."

"...Çalışmalarımı herhangi bir sağlık bakanlığı yetkilisine sunmam, bunu yapmam için bu yetkilinin konuyu benden daha iyi bilmesi gerekir."

"Tavan başına çöküyor ama sen, 'proleterlik onurum' ya da 'ulusal onurum' sağolsun diyorsun. Altındaki döşeme çöküyor ama sen düşerken bile 'Heil, büyük Führer, Yaşasın Alman, Rus ve Yahudi onurları!' diye bağırıyorsun."

"...ormanda düşüne düşüne yürümenin, sokaklarda tören yürüyüşü yapmaktan daha önemli olduğunu, iyileştirmenin öldürmeden, sağlıklı bir özgüvenin ulusal bilinçten daha önemli olduğunu ve alçakgönüllülüğün, birtakım boş naralardan daha iyi olduğunu anlamaya başlayacaksın."

Kitabı okurken, altını çizdiğim bölümleri yazmakla bitmez. Her yaş okura tavsiye edeceğim minik dev eser.


ps: Kitap mezatından aldığım bu kitabın kapağında şöyle bir de not vardı, fotoğrafını koyuyorum; kimbilir belki yıllar sonra bu kitabın eski sahibi görür burayı;)


Ağustos 2015

1 yorum:

sanatnedir dedi ki...

Kitabın eski sahibi çok hoş bir yorumda bulunmuş.