İstanbul'da fuar mevsimi denilince akla gelen ilk buluşmalardan biri Tüyap Kitap Fuarı'dır. Bu fuarı Tepebaşı Tüyap'tayken ve Beylikdüzü'ndeki ilk vakitlerinde sürekli takip etsem de, artık kitap alışverişlerimi internet üzerinden yapmamın ve Beylikdüzü'nün çok uzak gelmesinden dolayı son 3-4 yıldır gezmemiştim.
 |
Beylikdüzü Son Durak / Metrobüs'ün ve İstanbul'un sonu, korku filmi gibi bir isim ve etraf |
Bu sene, Pazar günümüze bir değişiklik yapıp fuarı ziyarete gittik. Aslında, kitap ve sanat fuarının aynı anda yapılması da gitmemizde önemli bir etken oldu. Hatta, kitap fuarına ait olan bölümler o kadar izdiham halindeydi ki vaktimin çoğunu sanat fuarı bölümünde geçirdim.
Kitap fuarında gördüğüm en önemli değişiklik, maalesef kötü yöndeydi. Günümüzde kitapçı raflarının önemli bir bölümünün çeşitli sınavlara hazırlık kitaplarına ayrıldığı gibi, fuarda da aynı durum söz konusuydu. Üniversite hazırlık, liselere hazırlık, dil sınavları, KPSS ve ismini bile bilmediğim nice sınava hazırlık için kitap satan onlarca yayınevi vardı. İnsanlar 5 dakikada yabancı dil öğreteceğini iddia eden setlere, sınavda en iyi puanı aldıracak kitaplara akın ediyorlardı. Fuarı daha önceki ziyaretlerimde böyle bir izdiham görmemiştim. Bu değişim, kitap okumanın bir zevk olmaktan öte, sadece hayatta iş-güç sahibi olmak için bir araç haline geldiğini gösteren önemli bir göstergeydi. Oradaki kalabalık, bir bakıma edebiyatın sessiz çığlığı gibiydi.
Yayınevlerine ait bölümlerde fazla zaman kaybetmeyip sahafların olduğu 4. koridora yöneldim. Bu bölüm benim için en zevkli kısımdı. Uygun fiyata, tertemiz Hayat Dergisi'nin eski sayılarını buldum, başka bir stanttan da çok hoşuma giden eski basım bir resim aldım. Sırf diğer bölümlerden daha sakin olan bu bölümü gezmek bile Beylikdüzü'ne gitme eziyetine değer.

Eşzamanlı yapılan sanat fuarı ise tamamen farklı bir deneyimdi. Çeşitli sanat galerilerinin az sayıda eser ile katıldığı sanat fuarı, galeriler hakkında genel bilgi edinmek için güzel bir ortam sunuyor. Kitap fuarı kalabalığı ile kıyaslanmayacak şekilde daha az insanın ve uğultunun olduğu bir bölüm. Yakın zamana ait memleketteki toplumsal olayları yansıtan eserler (Soma, Roboski, Ankara Saldırısı) ise özellikle ilgi çekiciydi.
Bununla birlikte, sanat fuarında ilginç bir olaya da tanıklık ettik. Bu bölümdeki ilk turu tamamlayıp ilgimizi çeken stantları tekrar dolaşmaya başladığımızda, Karşı Sanat Galerisi'nin standının etrafında, bir anda polis kalabalığı olduğunu gördük. Protokol ziyareti diye düşünsek de gergin bir durum söz konusuydu. Elbette ki merakımız galip geldi ve galeri kurucusu Feyyaz Yaman'ın yanına gidip durumun ne olduğunu sorduk.

Etraftaki gerginliğin, sanat fuarı bölümünü ilk başta gezerken dikkatimi çeken bir eserle ilgili olduğunu öğrendim. Gökhan Aslan, Kürtlerin acılarına ait eserinin önünde bir önceki gün (Cumartesi) bir performans ortaya koymuş, internette tepki örgütlenmiş ve galeri de herhangi bir saldırı ihtimaline karşı polise haber vermiş. Şiddet eleştirisinde bulunan bir sanat eserine yönelik şiddet çağrısında bulunup örgütlenmek de başka bir sanatçı için ayrı değerlendirme konusu, olsa gerek. Sanatçı Gökhan Aslan, Sanat Atak websitesine yaptığı
açıklamada "
Hiçbir kadın köle değildir. Köle pazarlarında satılmamalıdır. Buna da sanat yoluyla karşı çıkmak istedim. Aynı zamanda Ankara'da yaşanan bombalı eylem sonucu yaşamını yitiren barışçı insanlarla ilgili yorumda var bu performansın içinde." yorumunda bulunuyor. Önceki gün yaşanan gerginliğin ardından, stant etrafında üniformalı polisler gezerken, galerinin kurucusu Feyyaz Yaman ile konuştuğumuzda, sanatçının Karşı Sanat bünyesinde yer almadığını belirtip yine de sanatını özgür biçimde sunmasına değer verdiklerini belirtti. Karşı Sanat Facebook sayfasında bugün yayınladığı
açıklamada ise "
Karşı Sanat kurulduğu günden bu yana, politik ya da estetik olarak risk alan üretimlere yer vermekten çekinmemiştir. Sembolik ve fiziksel şiddet, sansür ve baskı karşısında yaşamı ve sanatı savunmak Karşı Sanat Çalışmaları’nın tartışmasız önceliğidir." diye belirtiyor. Sanatın bağlamından koparılmadan kendi anlamında yorumlanması ve sanat mekanlarının şiddet içermemesi, sanatın ve hayatın gerçek değerini bulmasını sağlayacaktır, elbet bir gün.
 |
Yüzleşebilecek misin? |
Sanat fuarında dikkatimi çeken çalışmalardan bir diğeri de Soma'yı anlatan üç boyutlu eserdi. Ayna ve resmin konumlandırılması, seyirciyi bir anda maden ocağı gerçeğiyle yüz yüze getiriyor. Fikir ve uygulama bakımından başarılıydı. Bu arada kitap fuarının bu seneki teması: "Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak", sanat fuarınınsa "Geçmişe Tanıklık" olduğunu belirtmekte fayda var. Kitap fuarının durumu, mizahtan çok trajikomik bir durum olsa da, sanat fuarındaki eserler güncellikleri ve sergilenişleri bakımından konsepte çok uygundu.
Aşırı kalabalık bir kitap fuarı, keyifli sahaf reyonları ve hayatın içerisinden-hayat kadar gerçek bir sanat fuarı, hepsini bir arada bulabileceğiniz bir etkinlik. Metrobüs durağının da belirttiği üzere, İstanbul'un sonuna kadar uzun bir yolculuk sizi bekliyor, ama gezmeye değer.
Hakan Genç, Kasım 2015
bilsek de bilmeden gelsek blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder