26 Ağustos 2016 Cuma

Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü / Turgenyev

"Lüzumsuzsa söndür", bu kitabı elime aldığımda aklıma gelen ilk ifade oldu. Turgenyev hayatı boyunca Türkiye'deki resmi dairelerdeki bu lafı görmemiş olsa da kitabı bitirdiğim zaman bu uyarının kitaptaki karakterin hayatını özetlediğini düşündüm. Ölümcül bir hastalıktan dolayı ömrünün son günlerini yaşayan ve bu zamanı kendi geçmişinden küçük bir kesit aktarmaya ayıran bir adamın hikayesi.

Umutsuzluğun kademe kademe gelişimini ve dibe batmak için insanın nasıl da yoğun çaba harcayabileceğini gösteren bir eser. Turgenyev'in hayat yaklaşımı hakkında ipuçları veren minik bir rehber olarak da tanımlayabiliriz bu kitabı.

"Bilindiği üzere bir insan mutluyken kafası pek çalışmaz." diyen bir yazarın kendi mutsuzluğunu yüceltmesi ve aynı zamanda lüzumsuz yere geçirilen bir ömrün ısrarla bir anti-kahramanlık hikayesine evrilmesi bir tesadüf olamaz.

Düelloya bile "Siz sanki bana hakaret ettiniz?" şeklinde kibarca ve aşağılanarak davet edilen bir anti-kahraman, zaten hayatta herhangi bir konuda nasıl başarılı olabilirdi ki?

"Ah siz edebiyatçılar benim için çok fazlasınız!" sözünü ise Turgenyev'in sanatı da yok sayan nihilist karakterlerinin bir yansıması olarak ele alabiliriz.


Hakan Genç
BdBG Blog / 26 Ağustos 2016
Bilsek de Bilmeden Gelsek

Hiç yorum yok: