Kitabın kapağında, ana hikaye "huzura kavuşmak için iç nizamı aramak" olarak tanımlansa da bence burada iç nizamdan çok daha fazlasına yönelik bir arama mevcut. Kısaca betimleyecek olsam, kısa bir zaman içerisinde geçen bir arayış romanı derim.
Mümtaz ile Nuran arasındaki aşkın her aşaması ayrı bir duygu değişimi yaratıyor. Aslında, Mümtaz'ın yaşadığı huzursuzluk günümüzde etrafımızda gördüğümüz keyifsizliklerin çok güzel (ve belirgin) bir yansıması. Kendimizi mutlu edecek gerçekliğin farkındayız, ama ona ulaşma yolumuzu bilmediğimizden çok fazla kayboluyoruz. Belki de bu arayışı, Mümtaz'ın örneğindeki gibi daha huzurla ve sakince yapsak, duygularımızı daha doğal yaşayacağız. Şahsen, bir süredir bu durumumu devam ettirmeye çalışıyorum, ki burada minik bir dipnot olarak yer alsın bu da sadece.
İlk önce temel bilgileri edindikten sonra, "Bilir misiniz, ben sizi hiç yabancı saymıyorum. O kadar çok müşterek tanıdık var ki arada." diye başlayan bir ilişki karşılıyor romanın gelişme bölümünde bizi.
Romanda en sevdiğim bölümlden biri:
Alıntı:
"Hiçbir meselede (onun) hayatını tasarrufa kalkmamıştı. Sevginin insan hürriyetine bir tecavüz olmamasını istiyordu. ... ömrünü ve hayatını ona hediye ettikçe, o tıpkı eski ve cömert Abbasi halifeleri gibi hepsini birden kabul ediyor, sonra yine ona iade ediyordu. 'Benimdir, fakat sende kalsın.'"
Başka bir alıntı:
"... o kadar çok şeyden bahsediyorum ki... Fakat ne yapabilirim. Madem ki o benim için artık her şeydir, o halde bütün kainatımla ona taşınacağım!"
Ardışık okuduğum Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Beş Şehir ve Huzur arasında ilk tercihim halen değişmedi, Saatleri Ayarlama Enstitüsü. O romanın doğaüstü bir etkisi var.
Mart 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder